DİĞER
“Gelenek icat etme ve kültürel formları koruma noktasında zannedildiği kadar 'muhafazakâr' olmayan bu topluluk nasıl oluyor da sanat ve edebiyatta yüz yıldır aynı temanın etrafında dönüp durabiliyor? İcat ettiğimiz en temel geleneğin şiddet, çürümüşlük, yozlaşma ve linç kültürü (bu bir kültürse?) etrafında toplanması bize ne söylüyor?”
“Edebiyatımızın ve sinemamızın daha fazla yüzleşmeye, sloganlaşmadan maske çıkartmaya, çıplaklaşmaya, erkek egemen toplumun baskıcı, sansürcü yapısına meydan okumasına ve mevcut çürümeyle bu yapı arasındaki paralelliği ortaya koymasına şiddetle ihtiyaç vardır; algı kapılarının artık açılması gerekir.”
"Taşra burada norm-dışı olabilecek her şeye şiddet uygulayan bir ‘yeni-merkez’e dönüşüyor. Merkezden hiç çekinmeyen, merkez karşısında ‘kendisine çekidüzen’ vermek yerine, merkeze saldırabilen bir taşra. Acaba, diye soralım, bu ‘dönüşüm’ son yıllarda yaşanan siyasi dönüşümün bir alegorisi olabilir mi?"
“Savcı’nın Belediye Başkanı’nın zafer duvarındaki o kanlı, irrite edici, öldürmeyi neredeyse yücelten av fotoğraflarına bakarken duvarın orta yerine asılmış aynada yüzünü gördüğü, hem mağdur hem de fail olacağını işaret ederek bize de insanlığımızı, bazen doğru olsak da bazen eğri de olabileceğimizi hatırlatan o sahne – insanları iyisiyle kötüsüyle sevebileceğimizi ama saf kötüyü ne olursa olsun sevemeyeceğimizi, saf kötülüğü anlayamayacağımızı da idrak ettiren...”
pattrice jones Artçı Şok’ta hem travmaları kabul etmenin hem de onlarla başa çıkmayı ertelememenin ipuçlarını veriyor...
Travma yaşamış bir belleğin hatırlattıkları ile yalnızca anılara dönüşen bir belleğin hatırlattıkları pek tabii ki aynı olmaz. Acıyı hatırlamak için önce unutmak gerekiyor, unutmak için de yaşamak...
Çember’e göre yapılan her şey, gidilen her yer paylaşılmalı, tüm odalarımız şeffaf olmalı ve ülkelerin meydanlarında, parlamentolarda, sahillerde, hastanelerde, sokaklarda bir gözetim mekanizması oluşturulmalı
Emin Alper: Edebiyattan beslenme işini hep Amerikan sineması yaptı. Bunun zamanının geldiğini düşünüyorum. Yalnızca doğrudan edebiyat eserlerinden beslenerek değil, edebiyat okuyarak da...
Enis Batur'la Dîvan, İstanbul, inşaat, külliye, Paris, ulusallık, sokaklar, eğitim, yayıncılık üzerine konuştuk ve her şey bir şekilde şiire bağlandı...
Emin Nedret İşli: Kültür Bakanlığı ve akademik çevrelerin hazine diye vasıflandırdıkları eserleri yeni harflere aktarmayıp, yani uzmanların yapması gerekenleri yapmayıp vatandaşa gel sen öğren sen oku demeleri işin kolayına kaçmaktır
© Tüm hakları saklıdır.